ABD Başkanı Donald Trump’ın ülkesinde uygulanan doğum hakkı esaslı vatandaşlık uygulamasını sona erdirme kararı özellikle göçmen aileleri derin bir belirsizliğe sürükledi.
ABD Anayasası yaklaşık 160 yıldır ülkede doğan herkese otomatik vatandaşlık verilmesini güvence altına alıyor.
Ancak Başkan Trump’ın önerisi yasaların farklı bir şekilde yorumlanmasıyla, ülkeye yasadışı yollarla veya geçici vizelerle giden ve orada doğum yapanların çocuklarına vatandaşlık verilmesini engelliyor.
Yeni politika yalnızca 19 Şubat 2025 veya sonrasında doğanlar için geçerli olacak, bu tarihten önce doğanları etkilemiyor.
Peki dünyanın geri kalanında vatandaşlık yasaları nasıl işliyor?
Toprak bağı dünya genelinde norm değil
Toprak bağı ya da jus soli olarak bilinen vatandaşlık hakkı dünya genelinde yaygın bir uygulama değil.
ABD, sınırları içinde doğan herkese otomatik vatandaşlık veren yaklaşık 30 ülkeden biri. Bu ülkelerin çoğu da Amerika kıtasında.
Diğer yandan Asya, Avrupa ve Afrika’nın bazı bölgelerindeki birçok ülke, çocukların doğum yerlerine bakılmaksızın, vatandaşlıklarını ebeveynlerinden miras aldıkları jus sanguinis (kan bağı) ilkesini takip ediyor.
Diğer ülkelerde ise her iki ilkenin birleşimi olan çoklu politikalar uygulanıyor. Bunun yanında kalıcı oturum alanların çocuklarına vatandaşlık verenler de var.
ABD’deki California Üniversitesi’nde sosyoloji profesörü olan John Skrentny, toprak bağının Amerika kıtasında yaygın olmasına rağmen “her ulus devletin kendine özgü bir uygulaması olduğunu” düşünüyor.
“Örneğin, bazıları köleleri ve eski köleleri dahil ederken, bazıları etmiyordu. Tarihte farklı örnekler var” diyor.
ABD’de, köleliğin kaldırılmasından sonra özgürleştirilenlerin statüsü yasalarla düzenlenmişti.
Skrentny, ülkelerin neredeyse tümünün “eski bir koloniden ulus devlet inşa edenler” olduğunu savunuyor.
“Kimleri dahil edecekleri ya da etmeyecekleri ve ulus devleti nasıl yönetilebilir hale getirecekleri konusunda stratejik davranmaları gerekiyordu. Birçoğunun devlet kurma hedefleri için, sınırlar içinde doğmayı esas alan toprak bağı vatandaşlığı geliştirildi.
“Bazıları için Avrupa’dan göçü teşvik etti; diğerleri için yerli halkların ve eski kölelerin ve çocuklarının tam üye olarak dahil edilmesini ve yurtsuz bırakılmamasını sağladı. Bu, özel bir dönem için geliştirilmiş özel bir stratejiydi ve o dönem geçmişte kalmış olabilir.”
Değişen politikalar ve artan sınırlamalar
Son yıllarda, birçok ülke göç, ulusal kimlik ve insanların doğum yapmak için bir ülkeyi ziyaret ettiği “doğum turizmi” konusundaki endişeler nedeniyle vatandaşlık yasalarını revize ederek toprak bağı uygulamalarını sınırlandırma veya iptal etme yoluna gitti.
Örneğin Hindistan, bir zamanlar sınırları içinde doğan herkese otomatik vatandaşlık veriyordu. Ancak zamanla, özellikle Bangladeş’ten gelen yasadışı göç konusundaki endişeler nedeniyle kısıtlamalara gidildi.
2004’ün Aralık ayından bu yana Hindistan’da doğan bir çocuk, ancak iki ebeveyni de Hintliyse ya da bir ebeveynin vatandaş olduğu, diğerinin ise yasa dışı göçmen olmadığı şartlarda Hindistan vatandaşı oluyor.
Birçok Afrika ülkesinde de iki ebeveynden birinin vatandaş olması ya da kalıcı oturum iznine sahip olması şartı aranıyor.
Afrika ülkelerinin birçoğunda vatandaşlık daha da katı kurallara sahip.
Avrupa’da da bu uygulama birçok değişikliklere uğradı. İrlanda, doğum yoluyla vatandaşlık veren Avrupa’daki son ülkeydi. 2004’teki referandumda bu politika terk edildi ve en az bir ebeveynin vatandaş, kalıcı oturum sahibi ya da yasal geçici oturum sahibi olması şartı kondu. Hükümet, birçok kişinin AB pasaportu alabilmek için ülkede doğum yapmayı seçmesini gerekçe olarak gösterdi.
En ciddi değişikliklerden birisi Dominik Cumhuriyeti’nde yaşandı.
2010’da anayasa değişikliğiyle vatandaşlık, düzensiz göçmenlerin çocuklarını dışarıda bırakacak şekilde değiştirildi.
2013’te Yüksek Mahkeme bu yasayı 1929 yılından itibaren geçerli olacak şekilde geriye doğru uygulama kararı aldı ve on binlerce Haiti kökenli kişi Dominik vatandaşlığından çıkarılma tehlikesiyle karşı karşıya kaldı.
İnsan hakları grupları bu kişilerin Haiti vatandaşı da olmadığını hatırlatarak çok sayıda kişinin “vatansız” pozisyonda kalabileceği uyarısını yaptı.
Tepkilerin sonucu olarak 2014’te Dominik Cumhuriyeti doğumlu göçmenlerin çocuklarına vatandaşlık verilmesi yönünde karar çıktı.
Hukuki engeller
Trump’ın kararnamesinden saatler sonra, Demokratların yönettiği 22 eyalet ve birçok insan hakları savunucusu grup, federal hükümeti mahkemeye verdi.
Yargıç John Coughenour, Trump’ın başkanlığının henüz dördüncü gününde kararnamenin “anayasaya aykırı” olduğuna hükmetti ve yürütmeyi durdurdu.
Birçok hukuk uzmanı da Trump’ın doğumla vatandaşlık uygulamasını sona erdiremeyeceğini söylüyor.
Anayasa uzmanı ve hukuk profesörü Saikrishna Prakash, “Trump birçok insanı üzecek bir hamle yapıyor ancak nihayetinde bu konuda mahkeme karar verecek” diyor ve ekliyor: “Bu, Trump’ın kendi kendine karar verebileceği bir konu değil.”
More Stories
Eski vekillere trafik kıyağına CHP’li sanatçıdan tepki
Kılıçdaroğlu’ndan CHP’ye “ön seçim” eleştirisi: Ülke yangın yeri; niye acele ediyorsunuz, neden partiyi bölüyorsunuz!
Suriye’ye Türkmen çıkarması!